Ortak yaşam hayatın kendisidir!

İnsan yaşamını köpeğinkinden değerli görmek bir ahlak sorunudur. Yaşamı bilmemektir. Şehirlerin, sistemlerin içinde düşünen, anlayan bir birey değil; o yapının bir ürünü olduğumuzu gösterir.

Ortak yaşam hayatın kendisidir, biz yalnızca istilacı bir türüz. Önce bunu teslim edelim. İnsan yaşamını köpeğinkinden değerli görmek bir ahlak sorunudur. Yaşamı bilmemektir. Şehirlerin, sistemlerin içinde düşünen, anlayan bir birey değil; o yapının bir ürünü olduğumuzu gösterir. Belki dokunmamış, tanımamışızdır. Belki dokunup korkmuşuzdur, kim bilir? Belki de dümdüz görüyoruzdur her şeyi ama işimize gelmiyordur ve işgüzarlık da geçer akçedir nihayetinde. Lafla bilek bükülür, onayla karşıdaki devrilir. Hiç sıkılmadan hayvanları uyutmayı yasa tasarısı olarak yazabiliriz. Hayvan saldırılarını haber olarak servis de eder, düşmanlaştırırız ne olacak? Her şeyin bir reçetesi var nasılsa! Yıllarca hayvanı eşyadan sayarak korumadık mı kaleyi? Atak gelsin, onu da savuştururuz! Hayvanseveri küçümseme hakkı da cebimizde. Düğmeye de biz basmazsak geriye sorun kalmıyor. Hitler öyle yapmamış mıydı?

Konuşulması bile…

Hayvanların toplatılıp uyutulmasını tasarlayan yasa teklifi çalışması günlerdir gündemi meşgul ediyor. Bu yasanın sadece konuşulması, bir fikir olarak ortaya çıkması bile aslında hayvana bakışımızın temel sorunları olduğunu hatırlatıyor. Bu ülkede avcılık da yeterince konuşulmuyor! Youtube’da av videoları diye aratırsanız binlerce izlenen videolar ile karşılaşabilirsiniz. 3.5 milyon izlenen bir videoda bir baba, oğluna av tüfeği kullanmayı öğretiyor mesela! Gün geçtikçe artan kedi cinayetleri de malum! Neden bu kadar rahatız hayvana karşı? Her şey güçle mi alakalı? Güce olan arzu mu derdimiz? Bir güç alanı içinde kral olmak! Öldürme hakkı mı yani? Muhtemelen… Güçsüz gözüken her şeyi düşmanlaştırmak kendi gücünü olumlamanın, ona bir manevra alanı yaratmanın en basit yöntemi: Sevmediğin her şeyi ötele, kır, soruna dönüşüyorsa ortadan kaldır… Güce olan arzu, güce sahip olana biat arzusunu da getirir. Hep güce bakan hayatı görmez. O sadece bir üründür ve kodunda yazanı konuşuyordur artık!

Hayvanlarla birlikte yaşamak

Hayvanlarla birlikte yaşamak, insana başka bir yaşam formuna saygıyı ve onu anlamayı birinci elden öğretir. Birçoğumuz çocuklarımızı köpeklerle kedilerle tanıştırırken bu tanışmanın büyüsünü de en yakından izleriz. Hayvana hiç düşünmeden sarılabiliriz. Hayvanlar sahiplerine benzer derler. Evet, muhtemelen biraz benzerler ama sahipler de hayvanlarına benzer. Biz de onları izleyerek öğreniriz. İnsan, hayatına eşlik eden her şeyden bünyesine katar. Başka bir yaşam biçiminin bize eşlik etmesi zenginliktir. Bir çocuğun ‘mutlu’ bir hayvanla büyümesi o çocuğa çok daha engin bir algı kazandırır. Mutlu diyorum çünkü esaret altında bir hayvan; mesela kafesinde mutsuz bir kuş, emin olun o çocuğun içinde ilk çürüme olur. Empati derindedir ve her zaman vardır. İşgüzarlığımız, kültürel ve ahlaki sorunlarımız üstünü kapatsa bile oradadır. Yaşatmak ve özgürlük burada tercihe dönüşür. Uyutmayı tercih eden ancak bir kafes insanı olabilir. Kafeste yaşayan bir hayvanın hayattan uzak kalması ve taklitlerle, kandırmacalarla yaşaması gibi, o da sadece kendisini çevreleyen duvarlarda görüp de kandıklarıyla karar alabiliyor. Hayat dışarıda ama o koltuğunda yemişini yiyerek “Başıboş Köpek Sorunu” haberlerini izliyor!

Can dilendirmeyin!

Hayvanlar özgür varlıklardır, öyle olmalıdır. Ne kafeste ne barınakta esaret onların hakkı. Uyutmaktan hiç bahsetmiyorum! Planlı kısırlaştırma en makul çözüm gibi. Öte yandan bu yasa teklifi çalışması, hayvanı maldan sayan anlayışın artık duvara toslayacağı yer olmalı. Hayvan eşya değildir, can candır, av da uyutmak da cinayettir. Siyasetçiden; siyasetçinin güçle yoğrulmuş hamurundan kendi kendine minnet etmesini beklememek gerek ama tepkiler belki kendilerini biraz sallar da ses verirler. Savaşta değiliz, hayvanlar bizim düşmanımız değil. Yapılması gereken tek şey; yeniden değerlendirmek; bilenle, yaşayanla yeniden tasarlamak. Yaşatın yahu! Bunun için bile insanların vicdanlarıyla, akıllarıyla oynamayın, can dilendirmeyin: Yaşatın, o kadar…

Habersiz kalmayın
Bütenimize abone olun

Kahveli Okur sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin