Nancy Ajram: Zamanımızın bir prensesi İstanbul’dan geçti

İstanbul’dan zamanımızın bir prensesi geçti. Nancy Ajram’ı dinlerken kendimizi bir sevgi selinin de ortasında bulduk.

Lübnan’dan çıkıp bir dünya yıldızına dönüşen Nancy Ajram, dün gece İstanbul Kongre Merkezi Harbiye Oditoryumu’nda sahne aldı. Konserin haberini, bilgileriyle Medyatava’ya yazdım, buraya ise işin daha hissi tarafını bıraktım. Her ne kadar “Arap Müziğinin Kraliçesi” olarak anılsa da başlıkta prenses demeyi tercih ettim. Nedenini birazdan anlatacağım. İstanbul’da Arap dünyasından seyircilerin çoğunlukta olduğu bir salonda, değil bir ülkenin geniş coğrafyaların aşık olduğu bir kadını izledim. Biraz o sevgiyi anlamaya çalışırım diye oturdum koltuğa ve sevginin sahneden seyirciye, seyirciden sahneye nüfuz ettiği bir durumda buldum kendimi. Denizin ortasında kalmak gibi. Anlatalım…

Disco Beirut ortamı ısındırdı

Öncelikle konser öncesine de biraz değinmek lazım. Bize göre biraz farklı bir dünyanın, kültürün içerisinde olacağımı tahmin ediyordum. Evet biraz farklı ama biraz da tanıdık. Konser öncesinde Suriyeli Oyuncu Maram Ali ön sıralarda yerini almıştı. Muhtemelen salondaki en ünlü isimdi. Yanımda oturan Ürdünlü bir abimizden öğrendim kim olduğunu. Defalarca yerinden kalktı, her gelenle fotoğraf çekildi. Lübnanlı Şarkıcı ve Oyuncu Stephanie Atala da seyirciler arasındaydı. Arjam’dan önce sahneye DJ ikili Disco Beirut çıktı. Biz en fazla yarım saat çalarlar diye düşünürken bir saati aşkın bir performans sergilediler. Yani konser aslında iki konser gibiydi. Biraz gereğinden uzun durduklarını düşünsem de oldukça başarılı bir performanstı. Yeri geldi Fairuz çaldılar yeri geldi Tarkan, yeri geldi Freed From Desire… Salon ısındı da ısındı, enerji biraz deliklerden sızdı ve nihayet Ajram zamanı geldi çattı.

Kraliçe değil prenses

Nancy Ajram, bir buçuk saat boyunca birbirinden güzel şarkılar söyledi. Slow şarkılar içinde Aam Betaala’ Feek’i çok sevdim, hareketliler içerisinde ise Badna Nwalee El Jaw favorim oldu. Her sanatçı zamanının bir tanığı ve bir parçası elbette. Nancy Ajram, bugün Arap Müziğinin Kraliçesi olarak anılıyor ama ben bir kraliçe değil bir prenses izledim. Geçmişte konserler anlatılandı, bugün ise cep telefonlarıyla anında gösterilen. Ajram, herkesin o görüntünün içerisinde birlikte gözükmek istediği bir prenses gibiydi. Kraliçe denildiğinde akla mesafeli bir otorite gelirken, prensesler halkın içine inebilenlerdir. Bütün hikayelerde böyledir. Hala onlardan olanlardır. Ajram, her anında seyirciyle birlikteydi, çocukları sahneye aldı, en arkadaki seyircileri atlamadı, şarkı söyleyenlere, video çekenlere eşlik etti. Kıyafeti, güler yüzü, billur sesi, duruşu, beden dili, tümüyle bu resmi tamamlıyor. Zamanın ötelerinden gelmiş, masalların diliyle hem zamanı hem mekanı silikleştirip bütün sevgiyi kucağına çeken bir figür Ajram.

Sevgi selinin ortasında kalmak!

Konser boyunca salondakilerin sahnedekini nasıl sevdiğini izlemek ayrı bir keyifti. Sanki bir adanın üstünde bir deniz kızı vardı da dalgalar ona ulaşmaya çalışıyordu. Bazen cılız, çekingen minik dalgalar, bazen birbirinden güç alan sesi daha çok çıkan minik gruplar. Nancy Ajram da sahneden hepsine karşılık vermeye çalıştı. Tevazu ile ve akıştan çıkmamayı başararak. Biz de o denizin ortasındaydık. Hem adadaki deniz kızının şarkılarını dinledik hem ona ulaşmaya çalışan dalgaların sevgisini izledik. Bir tapınma gibi değil ama; gayet aşk gibi. Sevgi seli dedikleri buymuş demek! Her şey, kendinizi o şeyin ortasında bulunca daha anlaşılır oluyor. Belki kelimelerle tanımlamak yine zor ama artık o hissi tanıdığınızı biliyorsunuz. Dokundunuz, tanıştınız =)

Bir açık açık hava konseri olsa!

İstanbul’dan zamanımızın bir prensesi geçti. Büyülü sesiyle bize zamanı ve mekanı aşan şarkılar söyledi. Salon tamamen doluydu ama Türk seyircinin azlığı biraz üzdü. Eminin Türkiye’de de seveni çoktur. Bayrama denk gelmesi ana sebep olabilir. Belki ön yargılar etkilidir, bilemiyorum. Yine de herkese Nancy Ajram’la tanışmasını öneririm. Kliplerine göre canlı performansının çok daha güzel olduğunu teyit ediyorum. Bir açık hava konseri apayrı bir etki bırakır. Bizim üzerimizde biraz daha deniz tuzu, kulaklarımızda biraz daha Lübnan ezgileri kalacak. Ajram’ı her gördüğümüzde de bu gece gördüğümüz o kocaman sevgiyi hatırlayacağız!

Habersiz kalmayın
Bütenimize abone olun

Kahveli Okur sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya Devam Edin