83 kuklacının çalıştığı 170 kuklanın yer aldığı The Dark Crystal: Age of Resistance, birbirinden güzel ayrıntılarla dolu büyülü bir dünya sunuyor
Netflix‘in yeni serisi The Dark Crystal: Age of Resistance, (Siyah Kristal: Direniş Çağı) hikayesi kadar ortaya konuş şekli ile de dikkatleri üzerine çekti. Kukla sanatını modern dünyaya yeniden hatırlatan The Dark Crystal’ı (kısa adını kullanacağız) izlerken nasıl keçtiklerini düşünmeden edemiyorsunuz. Evet bu bir kukla filmi ama görüntüler o kadar dinamik ve güzel ki, CGI teknolojisinin yani bilgisayarın işin içine ne kadar dahil olmuş olabileceği hemen akıllarda soru işareti olarak beliriyor. Kısa cevap olarak söylersek; tahmininizden çok daha az. Bu ayrıntıları birazdan anlatacağız. Öncelikle diziyi çok beğendiğimizi belirterek kısaca hikayesini anlatalım. Nedir The Dark Crystal?
Eski zamanlar unutulunca
Th Dark Crystal, Muppet Show, Susam Sokağı gibi yapımlarda da yer alan Amerikalı kukla sanatçısı Jim Henson’ın 1982 yılında ortaya çıkardığı bir film. Henson hem yapımda hem yazımda hem de yönetmenlikte görev almış. Çizimleri, tasarımları yapan isim ise Brian Froud. Yayınlandığı yıl, karanlık atmosferi ile dikkat çeken film, fantastik sinemanın kült filmleri arasında yerini almış ve birçok hayran edinmiş. Filmi henüz izlemedik, izleyeceğiz. Karkterler ve hikayeler birebir aynı değil. Biz Netflix versiyonunda izledğimiz kısmından anlatalım. The Dark Crystal, hikayesini güçlü bir fantastik mitolojiye oturtuyor. Thra isimli gezegende bütün canlılar kusursuz bir denge içinde yaşarken, galaksinin bir başka köşesinden gelen Skeksis’ler Thra gezegenindeki doğruluk kristalini elde etmek için, koruyucu karakter Mother Aughra’yı (Aughra Ana) aldatıyorlar. Aughra Ana’nın yıldızlara olan merağını kulanan Skeksisler, Aughra’ya bir gözlemevi verip uykuya dalmasını sağlıyorlar. Karşılığında güç kristalini koruyacaklarını söylüyorlar ve bin yıllık Skeksis hükümdarlığı başlıyor. Yedi kavimden oluşan Gelflingler, artık Skeksislere hizmet ediyor ve zaman içinde eski düzeni tamamen unutuyorlar. Ancak bir parçası kırılan Güç Kristali, zamanla karanlık bir kristale dönüşmeye başlayarak bütün gezegene etki etmeye başlıyor. Kaçınılmaz kriz de çatışmaları beraberinde getiriyor.

Ayrıntılar güzelliklerle dolu
The Dark Crystal’ın Netflix uyarlaması, 1982 yapımı filmdeki dünyayı, 10 bölümlük bir diziye dönüştürüyor. Tek başına bir film bile büyük bir işken çok zor bir yükün altına giriyorlar. Tabii ki, bu güçlükler, güzellikleri de beraberinde getiriyor. 10 bölümlük bir hikaye çok daha fazla ayrıntı ve yaratım demek. En başta farklı Gelfling kavimlerine daha fazla zaman ve yer ayrılıyor ve hikayede karakterler daha derinlikli işlenebiliyor. Thra’nın canlıları birer ayrıntı olarak ete kemiğe bürünüyor. The Dark Crystal’ın her köşesinden bir ayrıntı fışkırıyor. Şahsen, bu 10 bölümü çok büyük bir keyifle izledim. Herhalde bir çocuk filmi izleyeceğim diye düşünürken, hayli karanlık bir filmin içine çekildim. Kötü karakterlerin çok kötü ve tiksindirici olduğunu söyleyelim. Kötücül, şiddetli sahneler bolca var. Bu yüzden çocuklarınıza izletecekseniz iki defa düşünmeniz gerektiğini belirtelim. Çocuklardan bunları sakınmak da ayrı bir tartışma konusu. Belki reklamlar daha tehlikelidir, bilemiyorum…
83 kuklacı ve 170 kukla!
Gelelim başlığımıza. Bu dizinin nasıl çekildiğine. The Dark Crystal: Age of Resistance, inanılmaz bir emeğin ürünü. 83 kuklacı ve 59 dublaj sanatçısının emek verdiği The Dark Crystal için 170’den fazla kukla kullanılmış ve 70’den fazla yaratık tasarlanmış. Toplam çalışan sayısı ise 2500’ü geçiyor. Dolayısıyla koca bir yapımdan söz ediyoruz. Bu kadronun içinde filmin ilk konsept sanatçısı Brian Froud da var. Yani tasarımlar yine aynı elden çıkıyor. İlk filmde kullanılan taslaklar dahil her şeyi dikkate almışlar. Keza Jim Henson’ın kızı Lisa Henson yapımcı olarak Froud’un oğulları ise kukla tasarımcısı olarak dizi ekibinde yer almış. Köprüler sağlam yerleştirilmiş. Çekimlere gelirsek… En çok merak ettiğiniz kısımdan başlayalım. Evet, dizide gördüğümüz her şey kukla. Taştan adam Lore dahil! Birer mekanik kafatası ve üzerindeki kaplamaları ile her şey bir kuklacının el marifetinden oluşuyor. Skeksislere bakınca herhalde içine adam koymuşlar diyebilirsiniz. Evet, içinde adam var ama kafayı yine kuklacının eli yönetiyor. Skeksislerde şöyle de bir yöntem uygulamışlar. Kuklacının altta, kıyafetlerin içinde kaldığı kısma farklı açılardankameraların verdiği görüntüleri gösteren birer ekran koymuşlar. Her kuklacı bir mikro-yönetmen gibi kuklasını izleyerek yönetmiş.

Senkronize çalışma
Bazı kuklalarda iki kişi bir kuklayı yönetiyor. Bir kuklacı elleri yönetirken bir diğer ağız ve yüze odaklanıyor. Mekanik kafatasındaki gözler, kaşlar ise uzaktan kumandalı bir cihazla yönetiliyor. Dolayısıyla inanılmaz senkronize bir çalışma bu. İşin içine dublajı katalım. Dublajcı hazır görüntüye kendi sesini kondurmaya çalışıyor. Animasyonlardan daha zor ve daha çok marifet gerektiren bir süreç. İşin içine dinamik kamerayı katalım. Normalde bir kuklacı düz, sabit bir kameraya çalışır ama The Dark Crystal’de dikkat edin, her anda hareketli bir kamera var. Tüm bunları arka arkaya koyduğunuzda senkronizasyonun ne kadar önemli olduğunu görebilirsiniz.
İlk önce animasyon olarak düşünülmüş
Gelelim işin bilgisayar kısmına. The Dark Crystal’da elbette CGI teknolojisi yani bilgisayar kullanılıyor. Kuklalar, dekorlar, kıyafetler tamamen el yapımı, burada bir sorun yok. Arka planlar, gökyüzü vs. doğal olarak bilgisayar ağırlıklı. Kuklaların hareketlerinde ise bilgisayar kullanımı minimize edilmiş. Örneğin ağız hareketlerine yer yer bilgisayar katkısı eklenerek daha gerçekçi bir görüntü elde edilmiş. Taştan bir karakter olan Lore’u arkadan iki kuklacı yönetiyor ve bilgisayarda bu görüntüler silinmiş. Tabii ki kuklaları yöneten bütün diğer çizgiler de. Dizi, en başta proje olarak masadayken animasyon olarak düşünülmüş ancak kuklaların vereceği etkiyi veremeyeceği anlaşılarak kuklaya dönülmüş. Gerçek bir malzemeye düşen ışık ve oluşan görüntü ile animasyon kıyaslanmış ve karar vermek zor olmamış. Tabii ki bu durum, daha maliyetli ve zor bir sürece yol açmış ama aldıkları sonuç muazzam. Bilgisayar kullanımında kukla etkisinin ortadan kalkmaması amaçlanmış. İşin içinde doğal kukla hareketinin olmayacağı bir yönteme hiç gidilmemiş. İşin özeti, gördüğümüz her şey kukla, yalnızca daha iyi sonuç almak için ufak tefek müdehalaler var.

Gözünüzden kaçmasın
Bu yazıda anlattığımız arka planın büyük kısmını Netflix’te yer alan The Crystal Calls: Making ‘The Dark Crystal: Age of Resistance’ isimli 82 dakikalık belgeselde izleyebilirsiniz. Ayrıca 1982 yapımı orjinal The Dark Crystal da Netflix’e eklenmiş durumda. Bir başka Jim Henson yapımı 1986 tarihli Labyrinth‘i de Netflix’den izleyebilirsiniz. Filmin başrolünde David Bowie yer alıyor.
Daha fazlası çizgi romanlarda
1982 yılında yayımlanan The Dark Crystal’ın zaman içinde kült bir filme dönüştüğünü söylemiştik. Doğal olarak böyle bir fantasatik dünya, çizgi roman yayıncılarının da dikkatinden kaçmamış.2015 yılında Archaia’nın yayınladığı The Dark Crystal: Creation Myths üç sayıdan oluşan bir grafik roman. Her sayı 96 sayfadan oluşuyor ve hikaye kristalin çatlamasından binlerce yıl öncesini ele alıyor. Şahsen özellikle bu üç sayıyı okumayı düşünüyorum. Power of the Dark Crystal ise tam tersi film ve dizideki olaylardan yıllar sonrasını ele alıyor. 12 sayılık bu çizgi roman yine Archaia etiketiyle yayınlamış ve 1982 yapımı filmin başrolleri olan Kira ve Jen’in kral ve kraliçe olduğu bir devri anlatıyor. Archaia 2002 yılında kurulmuş bir çizgi roman yayımcısı, 2013 yılında Boom! Studios çatısı altına girmişler.
