Muriel Spark’ın ayrntıları inceliklerle örülmüş tuhaf romanı Sürücü Koltuğu, tekinsiz karakterine yol arkadaşı yaptığı, kurban psikolojisine sürüklediği okuru, sürekli sırtı açıkta kalmış hissinde bırakıyor
Tekinsiz bir hikayeden çıktım az önce. Kendimi bir felakete kurban verilmiş gibi hissediyorum! Aslında yalnızca kitabın kapağını kapattım ama acı bir lokma yediğimin farkındayım. Lise, tezgahtar kıza elbisenin kumaşı ile ilgili verdiği bilgi sebebiyle kızdığında bir şeylerin ters gideceğini anlamalıydım. Olmuyor işte, tekinsiz bir hikayeye atlayınca, o araba şarampole devrilene kadar koltuğu terk edemiyorsunuz. Muriel Spark’ın Siren Yayınları’ndan çıkan kitabı Sürücü Koltuğu’ndan bahsediyorum. Basit, süssüz bir dille yazılmış Sürücü Koltuğu. Mahareti de burada, sıfır süs ama ipuçlarını ustalıkla ayrıntılar arasına yerleştiren bir yazar var karşımızda. Yazarın hikayeyi, Lise’in hareketlerini olay anında gözlemleyen bir gazeteci gibi yazdığını da belirtelim
Sonuna gidilmeden çıkılamayan bir rüya
Orjinal dilinde ilk olarak 1970 yılında yayınlanan Sürücü Koltuğu (The Driver’s Seat), 1974 tarihinde aynı isimle beyazperdeye de uyarlanmış ve Lise karakterini Elizabeth Taylor canlandırmış. Gerilimi dipte gezen bir psikolojik roman diyebiliriz Sürücü Koltuğu için. Baş karakter Lise, gelgitli, tuhaf bir kadın. İşten izin alıp tatile çıkıyor ve bu tatil boyunca bir erkek arkadaş arayışı içerisinde geziniyor. Tanıştığı kişilerin aradığı insan olup olmadığını kendi içinde tartarken başına da tuhaf işler geliyor. Ancak başına ne gelirse gelsin Lise, aklındaki sahne-resim-imaj ne derseniz o anın hayaliyle hareket ediyor. Kah ağlıyor kah olmayacak bir şeye kahkahalar atıyor. Bir rüyada gibi. Uyanmak için o sonun gerçekleşmesi lazım.
Kapılar çoktan kilitlendi
Lise, tatile gitmek için uçağa bindiği zaman, yazar Lise’in arayışlarından bahsetmeye başlıyor. Tam olarak ne aradığını hiçbir zaman anlatmıyor ama bu yolculukta yol arkadaşınızın pek sağlam ayak olmadığını hissediyorsunuz. Dolayısıyla o tuhaf tuhaf işler yaparken, siz de koltuğunuzda pek rahat oturmuyorsunuz. Olur da uyursanız sanki kurban siz olacaksınız. Yaşadığını his bu. Lise’in otelde tanıştığı yaşlı bir kadın var, ismi Bayan Fiedke. İşte bu Bayan Fiedke, “Dondurmanız giysinizle uyumlu” dediğinde Lise, kesintisiz bir şekilde gülmeye başlıyor. Yazarın sözleriyle “Bayan Fiedke, yaşlılığının içine büzülüyor; yüzü kırış kırış kurumuş, ne yapacağını bilemeyen gözleri ta derinlere çekilmiş.” Bu ruh halini yaşayan tek yol arkadaşı Bayan Fiedke de değil. Lise’in temas ettiği herkes, okur dahil, ruhunun çekildiğini hissediyor. Birden fazla kez kurban kelimesini kullandım, çünkü kanımca bu roman tam da bu kelime üzerine yol alıyor. Kurban ya da yıkım. Sürücü koltuğunda oturan siz değilsiniz. Orada Lise var. Hikayenin sonunda ya birisinin kurban olmasına şahit olacak ya da kurban siz olacaksınız. Belki psikolojik, temsili, belki kanlı canlı, bilmiyoruz. Kapıyı açıp çıkmak mı? Yoo, bunu yapamayacağınızı biliyorsunuz. Tekinsiz bir hikayeden atlamak öyle kolay değil maalesef. Siz, daha ilk satırları okumaya başladığınızda Lise, o kapıları kilitlemişti bile. Şimdi yavaş yavaş gaz pedalına da yükleniyor. Bakalım neler olacak. Siz en iyisi arkanıza yaslanın ve bir yerlere tutunun…

Sürücü Koltuğu
Muriel Spark
Çev: Nihal Yeğinobalı
Siren Yayınları, 2018
93 Sayfa