chelsea wolfe birth of violence

Sakin sulara feminen şiirler

Birth of Violence ile baştan sona akustik bir albüme imza atan Chelsea Wolfe, müzik kariyerinin en feminen işi ile yine büyülemeye devam ediyor

Amerikalı müzisyen Chelsea Wolfe‘nin, yeni albümü Birth of Violence, Sargent House etiketiyle yayınlandı. Birth of Violence, 2010 yılında ilk stüdyo albümünü yayınlayan Chelsea Wolfe’nin altıncı stüdyo albümü. On senede birbirinden kaliteli albümler yayınlayan Chelsea Wolfe, böyle giderse arkasında şahane bir külliyat bırakacak. Chelsea Wolfe, Birth of Violence’da albümün ismine ters bir şekilde, diğer albümlerine göre daha yumuşak bir albüm ile karşımızda. Birth of Violence, baştan sona akustik tonlarla örülü bir albüm. Wolfe, bu albüm öncesinde birçok turneye çıktığını ve bir yerde durup dinlenme ihtiyacı hissettiğini söylüyor. İşte, Birth of Violence, Wolfe’nin kendi başına kaldığı, kendi deyimiyle evde vakit geçirdiği bir dönemin ürünü. Perdeleri bir süre kapatıp insanın kendiyle kaldığı bir ruh hali bütün albümü kaplıyor. Ancak, şarkıların ve sözlerin içe dönük bir yapısı olmadığını, tam tersine her şeyi kucaklayan, kutsayan bir yapısı olduğunu söyleyebilirim.

Çiçekli bir tarla ve şiddete bakış

Albüme ismini veren Birth of Violence (Şiddetin Doğuşu) için Chelsea Wolfe, şiddeti, kendi eski sözlüğü üzerinden aktardığını anlatıyor. Wolfe, duyguların en yoğun hali olarak tanımladığı şiddete şiirsel bir biçim vermeye çalışıyor. Şiddet üzerine düşündüğünde “Turuncu ve mavi çiçeklerle dolu bir talaya baktığında” hissettirdikleri aklına geliyor Wolfe’nin. Chelsea Wolfe, bugüne kadar yazdığı şarkı sözlerinde kadın ve erkek olmak üzere her iki cins olarak da yazdığını belirtirken, Birth of Violence’da ilk kez tam olarak bir kadın olarak evrene ve hayata baktığını aktarıyor. Bu durumun da en çok Be All Things’de açığa çıktığını aktarıyor. Viktorya Dönemi’nde yaşayan bir kadının hikayesi olarak tanımladığı Be All Things için herkesin güzelliği için baktığı bu kadının içinde bir savaşçı taşıdığını ve bunun kendisi ile de örtüştüğünü anlatıyor.

Wolfe’nin en feminen albümü

Chelsea Wolfe, müzikal yaşamında içindeki feminen ve maskülen, yumuşak ve sert iki yanın arasındaki dengeyi bulmaya ve her iki yanı da aktarmaya çalıştığını söylüyor. Birth of Violence’da feminen ve yumuşak yanı daha çok ön planda Wolfe’nin. Belki hiçbir albümünde olmadığı kadar bir kadının arka plandaki ruhani varlığını hissediyorsunuz. Akustik bir albüm olsa da yalnızca gitar ve vokalden bahsedemeyiz. Arka planda yapılan elektronik eklemeler, müziği daha doyurucu ve zengin bir kıvama çekiyor. Chelsea Wolfe, belki sert müziklerine alışanları bu kez pek sarmayacak, yakalayamayacak ancak bu, albümün kalitesine dair bir veri de olmayacak. Birth of Violence, dinledikçe güzelleşen şiir gibi, su gibi bir albüm olmuş.

Little Grave’e ve sözlerine dikkat!

Şarkılardan da kısaca bahsedelim. Deranged for Rock’n Roll, albümün hit parçası. Dinlediğiniz anda sizi kıskıvrak yakalıyor. Took the Mother Road, tam bir giriş parçası, son düzlükte şarkı bambaşka bir şeye dönüşüyor. Birinin beni kırmasına, sarsmasına ihtiyacım vardı diye nakaratlarda söylenen sözlerin ardından kendisine seslenircesine tomurcuklan, onları gölgede bırak, uyan ve dönüş diyor Chelsea Wolfe. Be All Things, Birth of Violence birkaç dinlemede daha güzel gelen şarkılar. American Darkness da, ilk dinlediğimde pek değil hiç sarmamıştı. Sonraki dinlemelerinde ayrı sevdiğim bir şarkı oldu. Klibindeki ham, filtresiz görüntüler, sanıyorum ben de bir eksiklik hissi yaratmış. Klipsiz dinlemek daha iyi geldi şarkıyı. Highway, tatlı bir country şarkısı gibi. Albümün gizli incisi ise Little Grave. Youtube’da bir yorumdan çıkardığım sonuca göre, şarkı mülteci bir çocuğun ölümünü anlatıyor. Ki sözler de bu yoruma uyumlu. Annesinin elinden tutan bir çocuğun mavi bir düş-ölüme yolculuğunu anlatıyor şarkı. Orta yerinde ise “Silahlara karşı silahlarla savaşamazsınız. Biz hepimiz bu yolda çoktan zail olduk” deniyor. Albümü ilk dinlediğimde sözlere dikkat etmeden bile en çok dikkatimi çeken şarkı olmuştu. Mutlaka dinleyin.

Çağımızın en iyilerinden

Chelsea Wolfe, Birth of Violence ile müzikal kariyerine naif, ruhani, şiirsel bir halka takıyor. Özünde Wolfe’nin karanlık yanını da (misal şuradaki) yine koruyan bir albüm bu. Benim gözümde Chelsea Wolfe, içinde yaşadığımız zamanın en iyi müzisyenlerinden birisi. Bir halk ozanı = ) Hani daha az müzisyenin olduğu zamanlarda yer alsaydı Janis Joplin, Joan Baez gibi kült bir kadın müzisyen olabilirdi. Bu çok verimli ve şahane kadının müzikal yolculuğunu takip etmek büyük bir keyif. Birth of Violence, biraz kulak vermenizi isteyen bir albüm. Üstünkörü dinlemeye gelmeyecek türden. Azıcık ilgiyle dinlerseniz, karşılığını fazlasıyla alacağınızdan emin olabilirsiniz. Benden söylemesi…

Habersiz kalmayın
Bütenimize abone olun

Kahveli Okur sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et