Almanya’da çocuklar, yetişkinler ve yayınevlerini bir araya getiren kitabevi Nimmerland’da yılda yüzden fazla etkinlik düzenleniyor!
Kitap sektörü içerisinde iyi, olumlu bir şeyler yapmak isteyen herkes, okuma kültürünün ne kadar önemli olduğunun farkındadır. Yalnızca okuryazarlık oranı değil, neyi okuduğumuz, nasıl okuduğumuz da önemli sorular. Bir diğer soru da okuma kültürünü çocuklara nasıl aşıladığımız. Onları farklı bireyler olarak görebiliyor muyuz? Yoksa onlar bizim uzantılarımız mı? Kitabı sadece mama gibi mi veriyoruz yoksa üzerine konuşuyor muyuz? Birçok soru ortada duruyor. 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nda “Bağımsız Kitabevlerini Sürdürülebilir Kılmak: Almanya Örneği” başlıklı söyleşide Almanya’da bağımsız bir kitabevi olan Nimmerland’ın zihin açıcı, ufuk açıcı hikayesini dinledik. Nimmerland üzerinden Almanya ve Türkiye’deki kitaba ve çocuğa bakış üzerine düşüdük.
Kitaba ve kitapçıya bakış
Arkadaş Kitabevi Genel Müdürü Cumhur Özdemir ve Nimmerland Kitabevi kurucusu ve işletmecisi Susanne Lux’un katıldığı söyleşide, ilk söz alan Cumhur Özdemir oldu. Türkiye ile Almanya ve Batı’daki kitaba bakışı kıyaslayan Özdemir, özellikle sabit fiyat yasasının bağımsız kitabevlerinin ayakta kalmasını sağlayan bir yanı olduğuna dikkat çekti. Türkiye’de Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda kitapçı, yayıncı ifadelerinin kelime olarak bile kullanılmadığını belirten Özdemir, Batı’da ilki 1828’de İngiltere’de başlayan benzer gelenek ve yasalarda kitabın önemli bir kültür ürünü olarak kullanıldığının altını çizdi. Özdemir, internet çağında kitap satışlarında hala fiziki kitapçıların çok önemli bir yeri olduğunu hatırlatarak bazı istatistiki verilere de yer verdi. En dikkat çekici istatistiğe göre Almanya’da bağımsız yayınevleri, piyasanın yüzde ellisine hakim durumda. Amazon‘un Almanya’daki kitap satış oranı yüzde 20, dünya genelinde kendi içinde kitapların satış oranı ise yüzde 17. Özdemir, Amazon’u dünyanın en büyük perakendecisi yapanın kitap satışları olduğunu, kitabın sanıldığından daha önemli bir cazibe merkezi olduğunu vurgularken “Bu küçük görebileceğiniz yüzde 17 olmasa Amazon’un işlerinin kötüye gideceğini tahmin ediyorum” dedi.
Geniş yelpaze ve dengeli bir yapı
Özdemir’in sunduğu verilere göre Almanya’da 25 binden fazla yayıncı var. Birçoğu 10 kitaptn az basmış, birçoğu 3-4 kitapla yetinmiş ama fikirsel zenginliğe olanak sağlayan geniş bir yelpazenin kurulabildiği bir yapı sağlanmış. Bu da kitapçılara farklı bir avantaj sağlıyor. Nimmerland Kitabevi’nin sahibi ve işletmecisi olan Susanne Lux, toplam 85 metrekare (35 metrekaresi etkinlik alanı) bir alanda dört koordinatörle şahane bir yapı kurmuş. Çocuklara ve gençlere yönelik kitap satışı yapan Nimmerland’da 100-150 etkinlik düzenlenerek kitap sadece bir satış ürünü olmaktan çıkarılmış. Amazon’da yer almayan bu çok sayıdaki bağımsız yayınevlerinin yayınları, kitapçıları farklı seçenekler olan yerlere dönüştürmüş. Sabit fiyat yasası sayesinde çok satan kitapları da bulundurarak, onları da aynı fiyata satan kitabevleri, ekonomik olarak da bir denge sağlayabilmiş. Ayrıca müşterilerin kendi belirledikleri şekillerde abonelik sistemleri de sağlanmış. Peki neler yapılıyor Nimmerland’da, şimdi buraya geçelim.
Doğrudan çocuğa ulaşan etkinlikler
Almanya’nın Mainz kentinde yer alan Nimmerland, 2005 yılında kurulmuş. Aydınlık bir mekanda görsellere ve vitrinlere de önem verilerek renkli bir mekan yapılmış. 35 metrekarelik etkinlik alanı 2008’de dahil edilmiş ve şölen başlamış. Lux’un anlattıkları üzerinden aktarırsak; müzik eğitimi, yaratıcı çalışma, yemek pişirme gibi birbirinden farklı onlarca etkinliğin yapıldığı alanda kitabın her zaman etkinliğin bir parçası olmasına önem veriliyor. Yayınevleri, etkinlik alanında kendi etkinliklerini yaparak, çocuklarla doğrudan iletişim kurarak onların ilk tepkilerini alabiliyor. Dolaysız bir geri bildirim sağlanıyor. Çocuklar ifadeler kullanarak kitapları beğenip beğenmediklerini aktarıyor. Çevredeki okullardan kitabevinin kendisine gezi düzenleniyor. Yılda iki kez birçok yayıncının bir araya geldiği küçük çaplı bir fuar şeklinde kitap tanıtım etkinliği yapılıyor. Zaman zaman da yayınevi sahipleri ile kahvaltı etkinliği yapılıyor.
Yetişkinler de etkinliklere dahil
Nimmerland’da yalnızca çocuklar değil, yetişkinler de etkinliklere dahil. Ayda bir kez, yetişkinlerle bir çember kurularak okuma etkinliği yapılıyor. Etkinlikte yetişkinler çocuk kitapları üzerine fikilerini paylaşıyor. “Karaya vurmak” isimli bir başka etkinlikte akşam saatlerinde kitabevinin kapısına kilit vuruluyor ve yetişkinler içeride kendi başlarına kalarak takılıyorlar. Bir katılımcının aktardığına göre çocuklarla da bu, pijama geceleri şeklinde yapılıyor. Dünya Kitap Günü’nde bir yetişkin ve bir çocuk, gönüllü satıcı olarak kasaya geçerek bütün gün kitap satışı yapıyor. Nimmerland koordinatörleri yalnızca içeride değil, dışarıda okullarla da etkileşim halindeler. Örneğin okullara kitap sandığı ödünç veriliyor. Birinci sınıflar için ilk okuma paketleri hazırlanıyor. Bölgesel okuma yarışlarına katkıda bulunuluyor. Lux’un aktardığına göre bu okuma yarışmaları Almanya’nın tüm kentlerinde tam 50 yıldır yapılıyor ve Almanya’nın en büyük ikinci öğrenci yarışması durumunda.
Kıyıdan güzel bir gemi geçti
Susanne Lux’un Nimmerland’ı anlattığı etkinliği izlerken doğal olarak ülkemizde böyle bir yapı kurulamaz mı diye düşünmeden edemedik. Farkındayız, tabu konuların bile konuşulabildiği ve okumanın ülke genelinde çok büyük bir yer kapladığı bir yapı var karşımızda. Elbette birebir aynısı olsun demiyoruz ama Nimmerland yalnızca bir örnek. Kafamızı sudan çıkarttığımızda belki onlarcasını daha görebilir ve kendimizce doğru bir formül bulabiliriz. Böyle bir yapı, yalnızca süslü kitaplar basıp, tabiri caizse çocuk kandırmaya giden yayınevlerinin kendilerini sorgulamasını da sağlardı. Ne diyelim, kıyımızdan Nimmerland diye bir gemi geçti ve biz de “ne güzel” diye izledik, belki gemi yapmaya hazırlanan birileri vardır diye “nasıl güzel” olduğunu yazdık. Şimdi kıyıda kahvemizi içiyoruz 😉
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.