15 makale ile tüm dünyada yükselen sağcı görüşlere, çoğunluğun eziciliğine dikkat çeken Büyük Gerileme, zamanını sağlam bir şekilde yakalayan nadir kitaplardan
90’ları yaşayan bir insan için, 2018 Türkiye’sinin ne kadar karanlık olduğu açıktır. Elbette sorunsuz bir dönem hiçbir zaman olmadı ama geri dönüp bakınca o yıllar insanların daha özgür olduğu yıllar olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 90’lar ve sonrasında doğan gençler içinse durum daha karanlık. Geleceklerini açık bir şekilde göremedikleri gibi, kutuplaşmış bir toplum içinde taraf olmanın da baskısı altındalar. Peki diyelim ki, 2018 Türkiye’sinde yaşayan bir genç buradaki geleceğini bırakıp yurtdışına gitmiş olsun. Hangi ülkeye giderse gitsin orada da sorunlar yaşama ihtimali yüksektir. Çünkü gericiliğin, kutuplaşmış toplumların, yalnızca Türkiye’nin sorunu olmadığı karanlık bir dönemden geçiyoruz. Küresel ısınma, göç, nüfus, işsizlik, eşitsizlik sorunları derken artık insanlar birlikteliğin hayal edildiği bir gelecekten ümitlerini kesmiş gibiler. Anlıyorlar ki gelecek çok daha fazla çıkar çatışmasının yaşanacağı bir dönem. Sermaye sahipleri köşe başlarını çoktan tutmuş durumda ve biz kendi küçük dünyalarımızda patlamaya hazır öfke tohumları olarak serseri mayın gibi dolanıyoruz.
Trump ve Brexit ile su yüzüne çıkanlar
Heinrich Geiselberger tarafından hazırlanan ve geçtiğimiz yıl Metis Yayınları tarafından yayınlanan Büyük Gerileme, bize dünya genelinde sağcı, faşist rejimlerin, görüşlerin yükseldiğini ve demokrasinin nasıl iflas ettiğini resmediyor. “Zamanımızın Ruh Hali Üstüne Uluslararası Bir Tartışma” alt başlıklı kitapta aralarında Zygmunt Bauman, Slavoj Zizek, Arjun Appadurai gibi isimlerin de yer aldığı 15 yazardan 15 makale yer alıyor. Özellikle Amerika’da Trump’ın seçilmesi ve İngiltere’nin Brexit ile Avrupa Birliği’nden ayrılma sürecine girmesini merkeze alan makalelerde hem aydınlanmacı fikirlerin, demokrasinin iflasının sebepleri analiz ediliyor hem de sola yeni yol haritaları çizilmeye çalışıyor. Küreselleşmenin sonunda nereye geldik, neoliberalizm nasıl bir dünyaya yol açtı? Şimdi tüm bunlar su yüzüne çıkıyor ve biz ne ile karşı karşıya kaldığımıza bakıyoruz.
Gezegenimizin yeni resmi
Amerika’da Donald Trump’ın nasıl bir figür olduğunu herkes biliyordu ve yine de ona oy verdiler. Rasyonel aklın çöküşünün bir resmi Trump. Kendi kısırılmış dünyalarında gün geçtikçe değer yitiren, erozyona uğrayan insanların öfkesinin bir sonucu. Avrupa’da da Trump benzeri görüşler son yıllarda daha çok destek görüyor. Çoğulcu demokrasinin azınlıkları, elitleri tehdit ettiği bir dönem bu. Kitapta sık sık insanların işsizlik sorununa bir sebep olarak artan göçü işaret ettiklerine dikkat çekiliyor. Yabancı düşmanlığı da kapıların kapanmasına ve ev sahiplerinin içeridekini dışarı atma isteğine dönüşüyor. İşçi sınıfının bir sınıf olarak gözle görülür olmaktan çıkmasına ya da tanım değiştirmesine de kitapta sıklıkla yer veriliyor. Tüm bu saydıklarımız ülkemizin de sorunları. Çoğunluğun öfkesinin kimseyi bir yere götürmeyeceği ortada ve bunu herkes biliyor. Sorun belki de çok büyük duygusal boşluklar. Geleceğin olmadığı, görünmediği bir dünyada hızla geriye koşmaya çalışan ve bunu yaparken önüne geleni ezen bir kalabalık. Mavi gezegenimizin yeni resmi bu!
Herkes farkında
Büyük Gerileme 15 farklı makale ile içinde bulunduğumuz dünyanın farklı fotoğraflarını çekiyor. Kitabın en büyük başarısı, kendi zamanını, geçişler yaşanmadan yakalayabilmesi olsa gerek. Her şey akıp geçtikten sonra yapılan analizlerden bahsetmiyoruz. Büyük bir dönüşümün orta yerinden bize seslenen bir kitap bu. Bir tepeden o geriye koşan yığınlara seslenen 15 yazar, “Yanlış yöne gidiyorsunuz” diye bağırıyor. İşin tuhafı herkes bunun farkında. Akıl yolda atılıp kurtulunmuş bir sırt çantası olmuş, duygularımızla kendimiz dahil her şeyi kamçılıyoruz. Sanki gelecek kaygısını uçlarda yaşayan bir ergenin kabusları içindeyiz. Evet, böyle bir dünyada herhangi olumlu bir şey yapmak çok zor. Yazarlar da bunu teslim ediyor. Büsbütün umutsuzlukla değil ama resmin önemli bir parçası olarak. Yine de açık kapılar hala var ve tüm bu makalelerde mutlaka bir yöne işaret eden noktalar mevcut. Belki kıyametin görünür olmasının ilk tepkileridir yaşadıklarımız. Görünür kıyamet belki de bizim değil, şirketlerin, büyük güçlerin kıyametidir, kim bilir? Ne olursa olsun bu dünyaya hala bir sözünüz varsa, onu iyi anlayıp öyle konuşmanız yerinde olacaktır. Büyük Gerileme bize bu olanağı fazlasıyla sağlıyor. Zor bir dünya var önümüzde. Onu anlamak için bize sunduğu resimlere dikkatlice bakmamız gerekiyor. Belki kıyametin ardında beklenmedik bir şafak da vardır. Kim bilir?
Büyük Gerileme
Haz: Heinrich Giselberger
Çev: Merisa Şahin, Aslı Biçen, Ahmet Nüvit Bingöl, Orhan Kılıç
Metis Yayıları, 2017
226 Sayfa