Netflix yapımı Icarus, Soçi Olimpiyatları’nda Rusya’nın devlet destekli doping uygulaması yaptığını ortaya koyuyor. Bu güç gösterisi girişimi açığa çıkınca, karşı propaganda fırsatına dönüşmüş!
Netflix yapımı Icarus, bir süredir izleyeceklerim listesinde bekliyordu. En İyi Belgesel dalında Oscar alan Icarus, birçok internet sitesinde de en iyi belgeseller arasında gösteriliyordu. Nihayetinde izlemek için karşısına oturduğum Icarus’u bir solukta bitirdim. Spor dünyasında doping kullanımına dair inanılmaz bilgiler sunan Icarus, başarılı bir belgesel ancak şahsen Rusya karşıtlığının bir fırsat gibi kullanıldığını da düşündüm. Belki yapımcılar düzeyinde değil ama Oscar verilerek vitrine konmasının sebebinin taşıdığı Rusya karşıtı konum olduğu düşünülebilir. Elbette Rusya, skandalın tillahını yapmış ve bu durumun pek de aklanacak bir tarafı yok. Yalnızca film sona erdiğinde düşünmemiz gerekenin Rusya’nın nasıl hileci ve kötü bir ülke olduğu değil, modern dünyada, sporun başarı için yozlaşmalara açık ve sorunlu bir hale gelmiş olduğunun altı çizilmeli.
Hikaye, yol aldıkça dönüşüyor
Icarus, hem bir bisiklet sporcusu hem de film yapımcısı – yönetmeni olan Bryan Fogel imzalı bir film. Belgeselin kendi içinde değişen, dönüşen bir gelişimi olduğunu söyleyebilirim. Hikayenin başında Bryan Fogel, ünlü bisiklet sporcusu Lance Armstrong’un başına gelenler üzerinden bir sorgulamaya gidiyor. “Tek suçlu Lance Armstrong mu?” diye sorarark çıktığı yolda, 30 günlük bir programla, kendisine doping uygulamaya başlıyor. Her gün aşılar yapıyor, testesteron hormonu enjekte ediyor vs. Bu program sonunda bir teste girip temiz çıkmaya çalışacak ve performansını ölçecek. Testi uygulamak için de önce bu işin birincil merkezi WADA’ya başvuruyor ancak itibarımız sarsılabilir denilerek isteği reddediliyor. Reddeden kişiler kendisine Rusya’da doping testi merkezinin başındaki isim Grigory Rodchenkov’u öneriyorlar. Rodchenkov’a tüm bilgilerini aktaran Fogel, zaman içinde arkadaş olduğu Rodchenkov hakkına bazı gerçekler öğrenmeye başlıyor.

Tepeden aşağı sistemli doping
Dananın kuyruğu Grigory Rodchenkov’un Bryan Fogel’a “Benimle ilgili belgeseli izledin mi?” diye sormasıyla başlıyor. Alman yapımı bir belgeselde Rodchenkov’un da dahil olduğu ekibin Rusya’nın Soçi Olimpiyatları’nda sistemli bir doping uyguladığı iddia ediliyor. Bu noktadan sonra Icarus’un merkez noktası, Fogel’ın kendi üstünde yaptığı deneyden Rodchenkov ve Rusya’nın doping skandalına doğru ilerliyor. Roodchenkov bu iddaları yalanlamıyor, aksine doğru olduğunu, detaylarıyla anlatıyor. Her şeyi spor bakanı ve yardımcısının emirleriyle yaptığını belirtirken belgelerle de bunları ortaya koyuyor. Çatının tepesinde ise Vladimir Putin var ve Rodchenkov’un iddası Putin’in de tüm bunlardan haberdar olduğu ve olimpiyatlar ile konumunu güçlendirmek istediği yönünde. Hatta olimpiyatların ardından Ukrayna’yla girilen savaş halinin de altında bu olimpiyatlardan güçlü çıkışın olduğunu söylüyor.
Amerika’ya kaçış
Grigory Rodchenkov, Rusya’nın doping skandalının ortaya çıkmasından sonra yaşamı için kaygı duymaya başlıyor ve Fogel’ın yardımlarıyla Amerika’ya kaçıyor. Doping karşıtı komite Rusya’nın durumunu incelerken Rodchenkov da Amerika’da hem yargıya ifade veriyor hem de New York Times’a belgelerle her şeyi anlatarak sistemli doping uygulamasını açığa çıkarıyor. Bu noktadan sonra Rus yetkililerin büyük bir açmaz içindeki açıklamalarını izliyoruz. Herkesin bildiği üzere WADA’nın raporlarına rağmen günlerce süren sürüncemenin ardından Rusya, Olimpiyat Komitesi kararıyla bir sonraki olimpiyatlara yeniden davet edilirken yalnızca bazı atletlere yasak getiriliyor.

Isımbayeva ve Jones’un gözyaşları
Icarus’un hikayesini genel hatlarıyla anlattık. Gelelim belgesel hakkında düşüncelerimize. Icarus, yazının girişinde bahsettiğimiz gibi bir solukta izlenebilen başarılı bir belgesel. Oscar verilmesi ise daha çok Rusya karşıtlığına sunduğu desteğin ödüllendirilmesi gibi olmuş. Filmde Rodchenkov sık sık George Orwell okuyup, Orwell’den alıntılar yaparken ben bunun yapımcı-yönetmenlerin fake bir uygulaması olduğunu düşündüm. Bu yanlış bir düşünce olabilir. Belki de Rodchenkov gerçekten Orwell’i seviyordur ama mesela Zamyatin’den de alıntılar yapabilirdi. Ya da Bulgakov’dan da örnekler verebilirdi. Şeytanın avukatlığını yapıyorum ama Orwell, önce bir Batılının aklına gelecek bir kitap. Burada bir destek noktaları olduğunu da atlamayayım. Rodchenkov, bir dönem Amerika’da yaşamış. Yine de işin Orwell kısmı bana zorlama geldi. Bir diğer noktada sonda Amerika’nın masumluğunu simgeler gibi Marion Jones’un gösyaşlarının gösterilişiydi. Yelena Isınbayeva’nın gösyaşları, bir tiranlığın hükmündeki sahte gözyaşları iken, Marion Jones’un gösyaşları kurguda konduğu yerde gerçekmiş gibi hissettirilmiş. Doğrudur, yanlıştır, hoşuma gitmedi…
Doping testini atlatmak!
Peki Icarus’a neden başarılı diyorum. Çnkü derdimizi kimin neyin propagandasını yaptığı değil. Spor dünyasında dopingin geldiği nokta ürkütücü. Fogel’ın hikayenin başında kendisine uyguladığı programın sonucunu tam göremedik ama Rodhenkov’un da söylediklerine bakarsak vücudu bir programla, ilaçlarla güçlendirip müsabakalara iki hafta kala arınmak mümkün. O halde sürekli değil de olimpiyat gibi dünya şampiyonaları gibi ana spor aktivitelerinde doping yapmak daha mümkün. Ya da büyük yarışlarda. Kaldı ki Fogel’ın katıldığı bir bisiklet yarışmasında doping testi yapılmıyor bile. Bunu da görüyoruz. Sistemin nereye kadar ya da nerelerde yozlaştığını anlamak zor. Bisiklet gibi zaten ekstrem zorlamaya giren dallarda dopinge belli bir yere kadar müsamaha edildiğini görebiliyoruz. Sporcuların büyük kısmı güçlenmek için ilaçlar alıyor ve doping testlerini atlatmanın yolları da var.
Sahte olmayan ne var?
Öte yandan Icarus’ta anlatılan Rusya ve doping olayı bize sporun nasıl bir güç simgesi olarak kullanılabildiğini düşündürtüyor. Rodchenkov’un Ukrayna iddiasının doğru olduğunu kabul edersek, olimpiyat sonuçları ile halkı arkasına alarak savaş açabilen bir hükümet manzarası ile karşı karşıya kalırız. Devletler, plansız hareket etmez. Bu yüzden bu varsayımın altı boş sayılmaz. Ukrayna iddiası doğru olmasa bile Rusya, bir güç gösterisi yapmak istemiş ve bunun için sporu ve sporcularını kullanmış, bunu görebiliyoruz. Icarus, Yunan mitolojisinde balmumu kanatları ile güneşe uçarken kanatlarının erimesiyle rüyası sona eren bir karakter. Bazen güç, o gücü daha öteye taşıma arzusu, eğer desteksizseniz yere çakılmanıza da sebep olabilir. Rusya’nın doping skandalı buna bir örnek olarak Icarus’ta karşımıza çıkıyor. Biz daha ötesini de merak ediyoruz. Dopingin, ilaçların olmadığı bir spor dünyası var mı? Sahte olmayan ne var?