Dönem hâlâ aynı. ‘Ya Evde Yoksan…’ diye başladığım, ‘Dile Kolay Zaman Hatası’nda biraz çare bulurum sandığım süreç anlatılarından biri bu da. Artık kitaplardan konuşmak, hele ki anlamı olanlara dair… Nasıl da zor…
Bir dönem sıkıcılık furyası vardı (anlaşılmayan her şey; kitaplar, filmler hatta hayatlar…) ardından çokbilmişlik geldi ki içinde neyi bildiğini bilmediğimiz kelâmlar, birbirinden yanlış alıntılar… Ve her ne olduysa benim yaptığım iş, hayatımı çevirdiğim yüz; beni bu “kitap tavsiyesi” yazısına getirdi… Ben size bir kitap tavsiye etmeyeceğim ne yazık ki… Ben size, yazarını deli gibi merak edeceğiniz, efsunlu bir sürü öyküden söz edeceğim. Bir önceki yazımda bir isim fısıldamıştım; Gülümsün Tansev…
Bu Topraklarda ‘Ehli’nden Öykücü ile Karşılaşırsanız…
Yaptığım iş derken, heykeltıraş kimliğimden değil editörlükten söz ediyorum; o iş bana bir kez daha, mükemmel bir tesadüfle artık güçlükle okuduğumuz öykü türünün bu topraklarda nasıl da mükemmel kotarılacağını hatırlattı. Her Zamanlı Kadınlar; kalbe değen, yüzünüze bir akşamüstü usulca dokunan hatta canı isterse gözyaşlarınızı silen ya da size hayat boyu unutamayacağınız bir yalnızlık kahkahası attıran öykülerle dolu. Yazmak, diyorduk hep… Yazmak artık gittikçe zor. Salt yazının sağaltacak sandığımız halde yara bere içinde bırakan o, gidişi gelişi belirsiz yüzünden değil onu bir yerlerde birinin kalbine anlatacak gücü bulabilmenin imkânsızlığındandı bu… Gülümsün Tansev, sadece kalplerin tam yerini bulmak ister gibi yazarak yaşayan bir yazar. Her Zamanlı Kadınlar; ne ilk kitabı ne ilk öyküleri… Sadece zamanını canı istediği gibi planlayan, biraz evrenin işine karışmayan, biraz da kendi kalbinden emin bir yazar. Bu eminliği ise yalnızca öykülerinde, Her Zamanlı Kadınlar’da bulabilirsiniz. “Geçmiş gitmiş günlerde, olmuş bitmiş bir nedeni” olan öyküler bunlar.
Hayatın bir yerinde yanından geçip hiç yüzüne bakmadıklarınız, Gülümsün Tansev kaleminde bir tansık*!
Sizi; “Transistörlü Radyo”dan karşınıza çıkıveren cücelerin peşinde bir Seher, hayatını bir kez olsun biriyle değiştirmeye yeltenen bir Aygün, İpekçi Konağı’nın akıl almaz gizeminden çıkıp gidenlere karşı Hurma Çekirdekleri’nde hayat biçenler karşılayacak. Ne çok metafor değil mi? Gülümsün Tansev; metafor yorgunluğuyla, uykulu sayıklamalarıyla değil sabahın köründen ömrünün sonuna dek yazmayı seçmiş. Ne içinde başını sonunu unuttuğunuz o alacalı tasvirler –ki genelde yerine tek kelime yeter bazen- ne de sizi kelime oyunlarının bulantısına çekiyor. Doğrudan yüzünüze konuşuyor ve bunu; edebiyatın o en güzel haliyle, enfes bir kalemle yapıyor.
Acıyı kahkahayla kesebilmiş, ‘Nereden çıktı karşıma!’ diyeceğiniz kadar tanıdık kelimeleriyle aklınızı biraz karıştıracak öyküler bunlar… Ve bizler bunu çok özlemiştik. Böyle usta bir yazarla tanışmak, onunla çalışmak benim için meslek hayatımın en güzel hediyesiydi. Buradan yola çıkarak ikinci öykü kitabının da müjdesini verelim. Yazardan Direkt Yayınevi’nden yayımlanan Her Zamanlı Kadınlar’la buluştuktan sonra size ikinci karşılaşmanın ne zaman olacağının müjdesini pek yakında, diyerek seve seve verebilirim.
*Tansık /mucize (Yeni Nesil İçin Bilgiler)
Gülümsün Tansev’i değerli yazar Müge İplikçi’nin hazırlayıp sunduğu Zeytin Dalı Program’ındaki söyleşisiyle çok daha yakından tanıyabilirsiniz.