Bir çiftlik evinde rutin bir hayata hapsolmuş süper kahramanların yaşadıklarını anlatan Black Hammer, depresif, kasvetli ama güçlü bir hikaye anlatıyor
Dark Horse Comics, zaman zaman çok güzel işler yayınlıyor. Black Hammer da onlardan biri. İlk bakışta gözden kaçmaya oldukça müsait bir çizgi roman Black Hammer. Şöyle bir kurcalarsanız en klişe halleriyle canavarlarla karşılaşan süper kahramanlar görebilirsiniz. Üstelik tipleri bile klişe. Ancak sayfaları dikkatlice çevirdiğinizde her birinin kendi sorunları olan tuhaf derecede ciddi bir çizgi romanla karşı karşıya olduğunuzu görecekseniz. Sorarasanız onlar da süper kahraman ama durum hiç öyle değil…
Ah şu kabulleniş…
Black Hammer, bir grup emekliye ayrılmış süper kahramanın hikayesi. Golden Age olarak adlandırılan zamanda dünyayı türlü canavardan kurtaran bu süper kahramanlar, artık bir çiftlik evbinde bir arada yaşıyorlar. Kim bu kahramanlarımız sayalım: Yaşlı, huysuz adam, eksi boksör Abraham Slam, çocuk bedeninde hapsolmuş Golden Gail, boyutlararası maceraperest kişilik Colonel Weird, en uyduruk haliyle robot Talky-Walky, Mars’lı savaş lordu Barbelien (kısaca Barbie), ve hayaletimsi kişilik Madame Dragonfly. Bir de çizgi romana ismini veren Black Hammer’ımız var ama o kayıp ve nerede olduğunu bilmiyoruz. Bu kalabalık ve birbirinden tuhaf kişilerden oluşan süper kahraman ailesi, zamansız bir kasabada rutin bir hayata hapsolmuşlar. Sürekli dönüşten bahsetseler de eve dönüş yolunu bilmiyorlar ve yaşadıkları hayatın rutini içerisinde var olmaya devam ediyorlar. Üstelik rutin dediğimiz şey, bir kabullenişi de içerdiğinden, bu emeklilik hayatını da çoğu kabul etmiş durumda.
Bir dakika burada ciddi şeyler oluyor
Birinci sayıda bu ana çerçeveyi veren serinin devam eden sayılarında karakterleri tek tek tanımaya başlıyoruz. Elbette geçmişlerine dönerek ve bugünlerine bakarak. İşte Black Hammer’ın sırrı tam da burada yatıyor. Kahramanlarımız bazen farkında oldukları, bazense olmadıkları bir depresyon içindeler. İkinci sayıdan itibaren, “bir dakika burada ciddi şeyler oluyor” havasına sokuyor seri. Bu kahramanlar tıpı gerçek hayatta sönük tipler oldukları için sorunlarıyla uğraşmadığımız arkadaşlarımız gibi. Burada da o demode görüntülerinin ardında ancak dost sayacaklarına anlatacakları dertleri izliyoruz. Golden Gail, bu depresyonu en derin şekilde yaşayan ve yansıtanlardan. Abraham Slam (Abe) ise evin babası rolüne kendini kaptırarak herkesi korumaya çalışıyor. Yani statükocu davranıyor. Herkesin iyiliğini düşünen iyiliğin kötülüğü gibi. Bu da aslında sorunların daha fazla bastırılmasına sebep oluyor. Abraham bu yüzden sık sık kırıcı davranışlarda bulunuyor. Diğer kişiliklerin yansıtma derecesine göre de bu kırıcı davranışların hasar oranı belirleniyor. Dördüncü sayıda bu durumu çok açık bir şekilde izliyoruz. Eve ilk kez bir misafir geliyor ve bu misafir için Abe, çevresindekileri incitmek zorunda kalıyor.
Hepimizin hikayesi
Black Hammer’da çiftlik evinde bulaşık, çamaşır yıkayarak, çiftlik işlerini yaparak gününü geçiren robotları, marslıları görüyoruz. Peki bu kabulleniş içeren hayattan nasıl kurtulacaklar? Şu ana kadar dört sayısı yayınlanan Black Hammer, ilerleyen bölümlerde bize bu sorunun yanıtını gösterecek. Elbette ipuçları var ama yine de nereye varacağını kestiremiyoruz. Jeff Lemire’nin yazdığı, Dean Ormston’un resimleyip Cave Stewart’ın renklendirdiği Black Hammer, demode karakter tasarımlarıyla, adeta kendini gizleyerek bize çok özgün bir hikaye anlatıyor. Süper kahraman olduğumuzu sanığımız zamanları hepimiz yaşamadık mı? Hepimizin bir altın çağı olmadı mı? Ya da olduğu yanılgısıyla yaşadığımız bir zaman. Tüm yaşadıklarımızdan sonra sıkışıp kalmak hepimizin hikayesi değil mi?
Yorum yazabilmek için oturum açmalısınız.